Yaşam, Ölüm ve Felsefe Üzerine: De Ki İşte

by - Mayıs 18, 2021

 





Kitap Adı: De Ki İşte

Kitabın Yazarı: Oruç Aruoba

Yayınevi: Metis Yayınları

 

            Merhaba bugün türü biraz daha farklı olan bir kitaplayım. Kitabın ismi ‘’De Ki İşte’’. Oruç Aruoba’nın okuduğum ikinci. İlk defa internette bir şiirine rastlamıştım. O zamandan merak sardım Oruç Aruoba’ya. Okuduğum ikinci kitabı bu. Şunu söylemem gerekir ki gerçekten üzerine uzun zaman boyunca düşüneceğiniz ve ufkunuzu genişletecek felsefik düşünceler yer alıyor kitaplarında. Ve eklemem gerekirse herkesin okuyup da anlayabileceği bir kitap değil bana göre. Bazen bir cümleyi hatta tek bir kelimeyi dahi tekrar tekrar okumanız gerekiyor anlam kurabilmeniz. Anlatmak istediklerini de şiirsel bir düzen içerinde anlattığı için de bunun etkisi fazla yüksek ihtimalle. Şöyle düşünebiliriz hani mensur şiir vardır ya ona benziyor aslında. Ama daha modern ve düşünce ağırlıklı hali. Kitap genel olarak dört başlıkta incelenmiş. Bunlar:

·         Anlama-

rayış

·         Ölüm (De)

·         Yaşam (Ki)

·         Felsefe (İşte)

      Bölüm başlıkları ile kitabın ismi arasında bağlantı kurulmuş. Buradan anlıyoruz ki kitabın da odaklandığı üç kavram vardır: Ölüm, yaşam ve felsefe. Her bir kavrama özel bölüm ayrılmıştır ve kavramla ilgili düşünceler felsefe ile birleştirilerek okuyucuya aktarılmıştır. Hem yoğun bir bilgi akışı hem de uzun uzadıya düşünülecek fikirler vardır. Her fikir aktarılırken ünlü düşünce insanlarının düşünceleri ve sözleriyle temellendirilmiştir. Nietzsche, Sokrates, Kant gibi düşünürlerin yaşam, ölüm ve felsefe üzerine söylediği sözlerden yararlanılmıştır. Şimdi her bölümü tek tek ele alalım.

1.      Anlama-

rayış

      İlk bölümde yazar çeşitli olaylardan bahseder. Şiirsel bir şekilde yazdığı olaylar yer alır. Bu bölüm bir nevi diğer bölümlere bir hazırlıktır. Hazırlanma, dostları arama, yolculuğa çıkma gibi başlıklı yazılar vardır. Bir nevi yalnızlığın kendisine bunları yaptırdığına, düşündürdüğüne şahit oluruz burada.

2.      Ölüm (De)

     Bu bölümde ölümün yaşamdan daha belirgin olduğundan bahseder. Yaşam belirsizdir, oysa ölüm belirgindir ve kesindir. Yaşamda kimi zaman gecikmeler olurken ölüm tam zamanında gelir. Zamanı bellidir ve gecikme olmaz. İnsanı insan yapan şeyin yaşam değil de ölüm olduğunu söyler. İnsan ölümsüz olsaydı yaşamın bir anlamı olmazdı. Ölüm yaşamı anlamlı kılar. Bir nevi birbirinin tamamlayıcısıdır ölüm ve yaşam. 

      Ölüm olmasaydı,  

      yaşam anlamsız olurdu.

      Ölümün varolan 'birşey' olması,

      yaşamı da anlamlı kılar –

      onun da anlamını vareder.

     Ölüm yaşamı vareder ...

     Ölüm varsa, yaşam da vardır –

     ölüm varolmadıkça, yaşam da yoktur.

     Yaşam, varolma ve varetme gücünü

     ölümden alır.

     Ölüm yaşamın gücüdür –

     ya da, yaşamın güçlülüğü ...

 

3.      Yaşam (Ki)

     Yaşamın ölüm ya da doğum gibi bağımsız bir durum olmaktansa kendimizin yönlendirebileceği bir durum olmasından söz eder. Bağımsızlık bağımlılıktan geçer. Yani bağımsız bir yaşamın olması için ölüm ya da doğumdan birini yaşaman gerekmektedir. Yaşamın çatışmalarla, savaşmalarla geçeceğini söyler. Sonuç ne olursa olsun savaşmaktan kaçınmamak gerekir. Yaşamını savaşmadan kolay yoldan kaybeden insanlara söylenmesi gereken bir durum bence. Daha karşısına çıkan ilk zorlukta pes eden bir insan kendi yaşamını nasıl elde etmeyi başarabilir ki?

      ‘’Yaşamın, seni ulaşman gereken. düzeyin altında

      tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de)

     savaşmakla geçecek. -Bu yüzden de, ulaşman

     gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak

     o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur:

    Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken

    düzeyin altında kalman ...

    Ama savaşacaksın, gene de : sonuç her iki durumda da

    aynı olmayacak mı zaten - sen, zaten, ulaşman

    gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? -Ama,

    savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin

    düzeye savaşarak gelmiş olacaksın - bu da boşuna

    olmayacak.’’

 

4.      Felsefe (İşte)

      Bu son bölümde ise felsefenin ne olduğundan ve nasıl felsefe yapıldığından bahseder. Felsefe ve şiiri karşılaştırır. Şiir önce yazılır, felsefe ise önce düşünülür daha sonra istenirse yazılır. Asıl felsefe kişinin hiçbir şahıs, akım ya da okul etkisinde kalmadan kendi kendisine yaptığı felsefedir. Felsefede önemli olan düşünceler değil, düşüncelerin dile getiriliş biçimidir.

     ‘’Felsefede önemli olan düşüncenin kendisi değildir –

     bütün düşünülebilir düşünceler, zaten,

     şu ya da bu biçimde, daha önce düşünülmüştür;

    önemli olan, düşüncenin dilegetiriliş biçimidir –

    'yeni' anlam ancak orada bulunabilir.’'

       Ben burada bu yazımda sadece kendi seçtiğim bazı düşünceler ve kitaptan alıntılardan bahsettim. Ancak daha bahsedilmeye değer o kadar fazla şey var ki kitabın içerinde mutlaka okumanız gerek bence. Özellikle de düşünce yapınızı ve zihninizi geliştirmek için. Böylece yeni yeni düşüncelere ufuk açmış olursunuz. Her öğrenilen bir bilgi de yenisi doğurur. Bir kar topu gibi büyür gider. Sen gelişirsin sen geliştikçe dünya gelişir.

 

 

You May Also Like

1 Comments