Sula/Toni Morrison

by - Ağustos 12, 2021

 



Kitap: Sula
Yazarı: Toni Morrison
Sayfa Sayısı: 188
Tür: Roman
Yayınevi: Sel Yayınları

Herkese merhaba. Yine bir kitap yorumu için buradayım. Bu aralar buraları fazlaca ihmal etmeye başladım nedense. Hala içimdeki o durgunluk devam etmekte. Ama biraz biraz da olsa aşıyor gibiyim kendimce. 

Bugün farklı bir ülkenin edebiyatına yönelik bir kitap yorumu için buradayım. Amerikan edebiyatı ama Afro Amerikan edebiyatı ile. Her zaman farklı türlerde ve farklı ülkelerin edebiyatlarından kitaplar okumaya dikkat ediyorum ki farklı dünyalara yolculuk edebileyim. 

Dediğim gibi bu defa Afro-Amerikan edebiyatından bir eser okudum. Kitabın ismi Sula. Kitaba ismini veren şey ise kitapta geçen bir karakter. Aslında bize aktarılan çoğu düşüncelerin ve olayların merkezinde yer alan bir karakter. Sanırım bu yüzden yazar kitaba bu ismi vermeyi tercih etmiş. Kitapta birbirinden tamamen farklı düşüncelerdeki ve davranışlardaki kadınlar üzerine kurulu. Kadının erkekle ilişkisi, kadının çevre ile ilişkisi, kadının kendisi ile ilişkisi ve siyah kadının beyaz kadınla ilişkisi. 

Kitapta olaylar belirli bir sıra ile işlenmiştir. Her bölümün başında bir tarih atılıdır. 1910 yılında başlar ve 1960 yılında biter. Yazar olayları bir tarihçi gibi anlatır. Olaylara dışarıdan bakar yani hakim anlatıcı gözüyle.  1919 yılında siyahilerin yaşadığı kasabaya yarı deli bir vaziyette dönen Shadrak ile başlar kitap ve onunla da sona erer. Şöyle bir bakınca aslında bir rolü yokmuş gibi görünse de olayların ilerleyişine istemeden de olsa fazlasıyla katkıda bulunur ve olaylara farklı bir yöne çeker. 

Babasından ve annesinden hiç sevgi görmemiş iki kız çocuk kitabın merkezindedir. Bunlardan biri kitaba da ismini veren Sula diğeri ise onun en yakın arkadaşı olan Nelli'dir. Yalnızlıklarını birbirlerine duydukları sevgi ve arkadaşlıkla aşmaya çalışırlar. Bir bakıma da aşarlar. Çocukluk arkadaşı olan bu kızın yetişkinliğe adım atmaları onların hayatlarında büyük değişiklere yol açar. Sula kasabayı terk eder. Nelli bir adamla evlenir. Yıllar sonra Sula'nın kasabaya dönüşündeyse artık her şey değişmiştir.

Her iki topluluğun da nasıl birbiri le net bir çizgi ile ayrıldığına şahit oluruz. Ne siyahiler beyazlarla iletişim kurmakta  ne de beyazlar siyahilerle herhangi bir yakınlıkta bulunmaktadırlar. Nasıl su ve yağ birbirine karışmaz da bir sınırla da olsa birlikte dururlar. İşte onlar da öyledirler. Siyahilere özel bölgeler vardır ve onlara bir azınlıkmış gibi davranılmaktadır. Yani yoğun bir ırkçılık güdülmektedir. Tabi ki bunda insanların olduğu kadar devletin de payı vardır. Halkı ortadan ikiye bölerek ırklar arasında bir üstünlük ve aşağılık gibi bir durum oluşturulmuştur. Bu da her iki toplumun birbiri ile kaynaşmaya yanaşmaması için de iyi bir nedendir. Hem de insanlar için de bir bahanedir. İki toplum birbiriyle sadece para karşılığı birlikte olan insanlar vasıtası ile iletişim kurarlar. Bu rol de kitapta kadınlara atfedilmiş. Ancak baktığımız zaman bunun dahi çok sık yaşanmadığını görüyoruz. Demek ki her anlamda bir ayrılma söz konusu.

Birbirinden farklı yaşamlara sahip kadınlar büyük bir öneme sahiptir. Kitap kadınlar üzerine kuruludur. Erkekler ise sadece o kadın karakterleri geliştirmek için yan karakterlerde bulunurlar. Her ne kadar önemsiz gibi dursalar da olayların gidişatında büyük rollere sahiptirler. Kimi zaman kadın karakterlerin ileriye kimi zaman da geriye doğru gelişmelerine neden olurlar. Sula ise bu aralıkta sürekli bocalayan bir kızdır. Nelli ise bir dönem bocalar daha sonra kendine uygun bir eş bulup yuva kurunca ve çocuklara sahip olunca ileriye doğru bir gelişme gösterir. ancak hepsinin ilerleyişi ya da gerileyişi birbirlerine bağlıdır. Aralarında birbirlerinin bile farkında olmadığı bir bağ vardır.

Kısacası kitap kadınların hayata olan bakışları ve yaşayışları ten rengine bakmaksızın her yerde ve her tarihte aynıdır. Bir bocalamadır devam eder. Toplum kadınların erkeksiz yaşayamayacağını düşünür. Bu bakımdan kitap bir tokat niteliği görür. Kitaptaki kadınlar kendi ayakları üzerinde durma çabasında olan kadınlardır. Birbirimiz olmadan var olamayız belki ama birbirimize de körü körüne gereğimiz yoktur. Biz kadınlar erkekler olmadan da güçlüyüz. Bir şeyler başarabilmemiz için evet yanımızda birisini isteyebiliriz ama onun olması da şart değildir. Önemli olan kendi kendimize yetebilmemiz.


You May Also Like

6 Comments

  1. Kitabı güzel anlatmışsın. Konusu ilgi çekici ve yazar farklı bir açıdan bakıyor gibi. Tanıtım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okurken zorlandığım bir kitap. Her şeyden bahsetmek isterdim ama okumak isteyenlerin hevesini kırmak istemem :)

      Sil
  2. Selam uzun zamandır buralarda yoktum şimdi yeni bir blogla geri döndüm sizi de takipteyim. Rica etsem bloguma bi göz atıp takip eder misiniz ? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba yeniden hoş geldiniz. Ben de bloğunuzu takip ettim :)

      Sil
  3. okurum bunu, toni morrison en iyilerden yaa, okudum bir iki romanını :)

    YanıtlaSil