Matilda/Roald Dahl
Kitabın Adı: Matilda
Yazarı: Roald
Dahl
Sayfa Sayısı: 256
Yayınevi: Can
Çocuk Yayınları
Yaş Aralığı: 9-12
Türü: Roman
Merhaba
herkese. Bugün hem büyüklerin hem de çocukların mutlaka okuması gerektiğini
düşündüğüm ve bir o kadar da çocuklarınıza hem kitap sevgisi kazandıracak hem
de onların hayal dünyasını geliştirecek bir çocuk kitabı tanıtmaya geldim
sizlere. Ben severek okudum ve hızlıca da bitti. Mesleğim gereği çocuk kitapları
okumayı kendime bir görev biliyorum. Böylece hem çocuklar için doğru kitabı
seçebiliyor hem de kendi okuma serüvenime de yeni bir kitap eklemiş oluyorum.
Bugünkü o kitaplardan birisi de Matilda. Kitap üçüncü sınıf seviyesinden
itibaren okunabilir. Zaten kitabın ana karakteri olan Matilda da yaşı küçük bir
çocuk. Bu yüzden çocuğun kendisi ile özdeşleştirmesi de zor olmayacaktır.
Özellikle bu yaştaki çocuklara kitap okuma sevgisini kazandırmak için etkili
bir kitap da. Çocuğa bir beceriyi kazandırmak için o beceriyi seveceği etkinlik
yapmak daima daha etkilidir o konu hakkında bilgi vermektense. Ben bu konudan
yanayım. Sözü daha uzatmadan içeriğinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Her
şey daha Matilda üç yaşındayken başlar. Anne, babası ve abisi ile yaşar
Matilda. Anne ve babası son derece ilgisiz ve televizyon düşkünü bir yaşam
sürdürmektedirler. Evlerinde asla kitap yoktur. Akşamları yemeği hani şu
yurtlarda bir zamanlar vardı bölmeli tepsiler var ya o tip tabaklarda
televizyonun önünde yerler. Anne ve baba tek bir çocukları varmış gibi
davranmaktadır. Baba bu durumu daha baskın göstermektedir. İşte böyle bir aile
ortamında yaşamaktadır Matilda. Evde bulduğu babasının dergileri ve gazeteler
ile daha üç yaşında iken okumayı kendi kendine öğrenir ve daha çok okuyabilmek
kütüphaneye gidip gelemeye başlar. Kitapları bir çırpıda bitirir. Ama hala
annesi ve babası için bir baş belasıdır her ne kadar bir şey yapmasa da. Bir
gün aklına bir fikir gelmesi ile ailesinin kendisine olan davranışlarını
değiştirmekte bir yol açacağını düşünür. Asıl olaylar da buradan itibaren
başlar ve onun okula başlaması ile de devam eder maceraları.
Öncelikle
Matilda tam bir kitap kurdu. Okumayı kendi kendine öğrenmesi, kütüphaneye gidip
kitapların hepsini okuması öylesine hayranlık verici ki anlatamam. Resmen okurken
özendim diyebilirim. Evet aile yönünden şanslı olmayabilir ama en azından kendi
çabasıyla gidebileceği bir kütüphane var ve bana kalırsa bu müthiş bir şey.
Anne
ve babasının son derece ilgisiz ve ona karşı sert bir tavırlarından olduğundan
bahsettik. Kimi aileler vardır sadece tek bir evladı varmışçasına davranır ve
onun her hatasını affedip her şeyiyle ilgilenirler. İşte o da böyle bir ortamda
büyüyen bir çocuk. Aile oğullarına karşı iyi davranırlarken söz konusu kızları
olunca ilgisiz ve son derece sert olabiliyorlar. Evde o konuşunca azarlıyorlar.
Bir şey bilemeyeceğini düşünüyorlar. Ayrınca Matilda’nın babasında şöyle bir
düşünce yapısı var. Kız çocuklarını daha doğrusu kızlara karşı. Onların bir şey
bilemeyeceğini düşünür ve küçümseyici bir şekilde yaklaşır. Hatta bir olayda
şöyle bir diyalog geçer:
‘’Bırak
palavrayı!’’ diye bağırdı baba. ‘’Tabii ki baktın! Bakmış olmalısın. Dünyada hiç
kimse doğru cevabı öylece veremez, hele hele bir kız çocuğu!....’’
Görüldüğü
gibi babanın küçük kıza olan tavrı bellidir. Ancak kitabı bitirince de fark
ediyorsunuz ki bu yukarıda bahsettiğimiz yanlış tutum yazar tarafından
eleştiriliyor ve Matilda çok zeki bir kız olarak her şeyin üstesinden geliyor. Bir
kızın neler başarabileceğini gösteriyor ve babanın yüzüne bu gerçeği adeta bir
tokat gibi vuruyor.
Kitapta çocuklara düzgün
davranmayan büyüklerin başına neler geldiğini de görüyoruz. Dikkate alınmayan
Matilda ya da öğretmenin öğrencilere olan tavırlarından artık hoşlanmayan
Lavender’de bu durumu en net şekilde görüyoruz. Bir çocuğun kendini kabul ettirmek
için çırpınışları belki de. Aslında çoğu ailenin farkında olmadığı bir durum. Kitapta
bu şekilde bazı eleştiriler var bana göre ve o yaştaki çocukların kendinden
büyükler tarafından kabul edilmelerinin de ne kadar önemli olduğunun üstüne
basıyor.
Kitabı okurken bir sürü resim
karşılıyor bizi. Daha kitaba başlamadan bir karakter tanımı verilmiş bize. Onların
isimleri ve resimleri. Bence bir kitaba başlamak için çocuğun ilgisini çekmek için
daha ne olabilir ki. Kitabı okurken yer yer devam ediyor zaten resimler. Olaylarla
bağlantılı bir şekilde tabii ki. Resimlemeleri ben çok beğendiğim. Güçlü bir
çizim ve harika bir hayal gücünün birleşimi. Böylece çocuklar kitabı okurken
hem okur hem de resimlerine dikkat edebilirler. Hem sıkılmamış da olurlar. Yazı
boyutu da minicik değil. Tam okumalık türden.
İlerde
öğrencilerime okutmak istediğim kitapların arasına çoktan girdi bile. O günleri
merakla bekleyerek yazıyorum bu yazıyı. Umarım siz de kardeşlerinizle, torunlarınızla,
çocuklarınızla veya öğrencilerinizle severek okursunuz.
İşte
Size Kitaptan Birkaç Alıntı
·
Bir şeyin üstesinden gelmek istiyorsan,
hiçbir şeyi yarım yamalak yapma. Cüretli ol, sonuna kadar git.
·
“Tanrı aşkına söyler misin, TV’nin ne
eksiği var? Altmış iki ekranlı güzel bir TV’miz var ve sen gelip benden kitap
istiyorsun! Kızım, iyice şımarıyorsun artık sen!”
·
"Biraz Dickens ya da Kipling okumuş
olsalar, hayatta insanları aldatmaktan ve televizyon seyretmekten başka şeyler
olduğunu kısa sürede keşfedebilirlerdi. "
2 Comments
çok sevdiğim kitaplardan. filmini de kaçırma amaaaa :)
YanıtlaSilÇoğu şeyin filminin olduğunu sizden öğreniyorum. Harikasınız :)
Sil