''Sil Baştan'' Film İncelemesi (Blogları Canlandırma Projesi)

by - Mayıs 30, 2021

 



Film: Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind)

Yönetmen: Michel Gondry

Tür: Drama, Romantik

Süre: 1 saat 47 dakika

Oyuncular: Jim Carrey, Kate Winslet, Gerry Robert Byrne, Elijah Wood, Thomas Jay Ryan, Mark Ruffalo, Jane Adams, David Cross, Kirsten Dunst, Tom Wilkinson, Ryan Whitney, Debbon Ayer, Amir Ali Said, Brian Price, Paulie Litt

Herkese merhaba. Bugün bir film incelemesi ile birlikteyiz. Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleyip o tema ile ilgili, kitap okuyoruz, film ya da dizi izliyoruz. Temaya uygun seçtiğimiz fil, kitap ya da dizi ile ilgili yazılar yazıp bloğumuzda paylaşıyoruz. Mayıs ayının teması ise aşk ve sevgiydi. Bu tema için de bir türlü izleme fırsatı bulamadığım, hep ertelediğim bir filmi izlemek istedim ‘’Sil Baştan’’.  Sil Baştan, 2004 yılında Oscar kazanmış bir Michel Gondry filmidir. Filmin adı Alexander Pope’un yazdığı Eloise to Abelard adlı şiirin bir bölümünden gelir. Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak: Clementine ve Joel adlı iki ana karakterimiz var. Clementine ve Joel bir kumsalda tanışırlar. Birbirlerinden oldukça farklıdırlar. Clementine dışa dönük ve iç güdülerini sonuna kadar izleyen ve anın tadını çıkarmayı seven kadındır. Joel ise sabit bir işi olan, monoton bir hayata olan, içine kapalı ve daha çok mantığı ile hareket eden bir adamdır. Onların birbirleri ile tanışmaları sonrası hayatları değişir. Bir süre sonra birbirlerini değiştirmeye başlarlar. Birbirlerinin kötü yönleri daha sık göze batar. İşte o noktadan sonra Clementine’nin bir kliniğe gidip hafızasındaki Joel ile olan anılarını sildirmesi ile işler değişir. Düşünsenize sevdiğiniz kadın ya da adamın karşısındasınız ve o size kimsiniz diyor. Tamamen unutulmuş her şey. Sanki hiç yaşanmamış gibi.


Filmin ayrıntısına daha fazla inersem spoiler vermiş olurum. Bu yüzden filmle ilgili baştan sona benim araştırmalarım ve düşüncelerimle sizi baş başa bırakıyorum.

İlk dikkat çeken nokta Clementine’nin film boyunca değişen saç renkleri. Filmin başında yeşil olan saçları sırasıyla, kırmızı, turuncu ve en son da maviye dönüşüyor. Okuduklarıma göre bu saç renklerindeki değişimler Clementine’nin duygularındaki değişimleri yansıtıyormuş. Filmin izlerken dikkat ederseniz bunu gerçekten görebiliyorsunuz. İlk başlardaki yeşil renk ilişkilerinin yeni ve daha taze olduğunu, kırmızı sevgilerinin sıcaklığını gösterir. Bu sevginin giderek solmasıyla turuncu renge dönüşür saç rengi. Son olarak ise daha soğuk bir renk olan mavi karşılar bizi. Bir ilişkide aşama aşama neler yaşandığının en somut göstergesidir saçlar.

 Bizi biz yapan başkalarıyla geçirdiğimiz o özel anlardır. Her an bize bir şeyler katar. Belki iyi belki kötü. Ama bizi meydana getirir her şey. Kişiliğimizi. Hafızamızı sildirmekse hem başkalarıyla yaşadığımız anları silerken hem de bizden bir şeyler götürür. Clementine hafızasını sildirdikten bir süre sonra kendindeki eksikliğin farkına varır. Bir boşluğa düşer. Ve orda kaybolur. Kendindeki farklılığın farkına varır. Çözemez de ne olduğunu. Tamamen boşluk. Çok farklı bir teknoloji. Beynimize girip istedikleri anıyı beynimizden silmeleri. Belki de bundan birkaç yıl sonra bu da olacak. Siz olsanız yapar mıydınız? Biriyle ilgili tüm anıları beyninizden atmak ister miydiniz?

Bazı insanlar en aşkı en dipte yaşar bazıları ize fazla yükseklerde. Bu yüzdendir belki de ilişkilerde anlaşamamazlık. Karşı tarafla uyuşamama. Film boyunca iki zıt karakter var. İkisi de aşkı farklı ve kendilerince yaşıyorlar. Biri çılgın biri ise durgun. Aynı fikirlere ya da enerjiye sahip olsalardı yürür müydü bu sevgi? Farklı olmalarının bir önemi var mı. Karşındaki ile her ne kadar farklı olsan da ortak paydada buluşabilirsin. Karakterinizin farklı olması sizin birbirinizi sevemeyeceğiniz anlamına gelmez. Sevgi her şeyi aşar. Sevgi iyi gelir. Bazen de gelmez. Kafa karışıklığı ile yazıyorum bu yazıyı aslında. Karşımdaki insanın sevisinden emin olmayarak.

Şunu belirtmek isterim ki bu bildiğiniz o aşk filmleri gibi değil. Filmin her sahnesini izlerken hem repliğini dinlerken özen göstermelisiniz. Niye mi? Çünkü zaman geçişleri filmde çok fazla. Bir anda geçmişe gidip bir anda geleceğe gelip daha sonra bebekliğe kadar uzanan bir yolculuğun içerisinde bulabiliyorsunuz kendinizi. Ayrıca öyle sizi aştan da soğutacak vıcık vıcık bir ilişki de yok. Tam tersine gerçek sevginin nasıl olması gerektiğine değiniyor daha çok. Birini koşulsuz sevmeyi ve insanların birbirlerinden farklı yaratıldığını bu yüzden birbirimizi farklılıklarımızla sevmemiz gerektiğine değiniyor. Ben filmi izlerken çokça duygulandım. Sanırım içinde bulunduğum ruh halinden olsa gerek. Ama mantıklı tarafımı da ortaya çıkardı bir yandan. Büyük dersler aldım kendimce. Bana çok şey kattı diyebilirim. Eğer siz de hem ruhunuza hem de aklınıza dokunan bir aşk hikayesi arıyorsanız aradığınızı buldunuz demektir. Filmi izlemişseniz aşağıda yorumlarda düşüncelerinizi bekliyorum. Aşkla kalın…



You May Also Like

18 Comments

  1. Çok yerde rastladım ama izlememiştim henüz. :) Çok güzel anlatmışsın. En kısa sürede izlerim inşaallah. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler :) İzledikten sonraki düşüncelerinizi duymak isterim.

      Sil
  2. Bir kenara not edeyim :) Eski filmleri seviyorum, hele bir de gerçekten güzel repliklere sahipse. Kızın saçlarının renk değiştirmesi güzel fikirmiş. Ama o mavi nasıl soğuk bir renk olsun çok canlı :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğer renklere oranla daha sönük kalıyor sanırım o yüzden soğuk bir renk olarak nitelendiriliyor. Bu tip ince detayları seviyorum :)

      Sil
  3. Ben de izlemedim henüz. Saç rengi olayını çok sevdim. Sondaki repliği kırmızı saçla söylemesinden anlaşılıyor. Burada Kate'in oynadığını biliyordum da Jim'i yeni fark ettim. Ben orta okuldayken arkadaşım gelip bi hikaye anlatmıştı: Ssevgililer ayrılıyo sonra biri gidip hafızasını siliyo, öteki bunu öğrenince o da siliyo. Sonra otobüste karşılaşıyolar ve tekrar aşık oluyolar. Meğer buradan uyarlamaymış, dedim az evvel :) Yorumu okuyana kadar izlemeyi düşünmemiştim ama şimdi izleyeceğim. Teşekkür ederim, kalemine sağlık. Aşkla kal sen de!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de en dikkatimi çeken nokta saç rengiydi. Umarım izlediğinizde beğenirsiniz de ben de sizlere güzel bir film önerdiğimi düşünerek mutlu olabilirim:) Aşka farklı yaklaşması beni bu filme en çok çeken şeydi.

      Sil
  4. Filmi yıllardır biliyorum. Belki bir gün izlerim diye diye hiç izlemedim. Fakat güzel anlatmışsınız, bu sefer izleyebilirim. :)
    Aşk, sevgi konusunda değil ama insan çok sinir olduğu bazı anlar için hafızasını sildirmeyi düşünebilir. İyi de olurdu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de hafızamı sildirmek istediğim anlar olmuyor değil ama bizi biz yapan o yaşadığımız iyisiyle kötüsüyle anlar. Belki farklı bir insan olurdum olduğum kişi olmaktansa. Merak da etmiyor değilim :)

      Sil
  5. Hep gördüğüm ama izlemediğim bir film. Ekledim listeme emeğine sağlıık :)

    YanıtlaSil
  6. Mutlaka İzleyeceğim JimCarrynin Filmlerini Hep Çok Sevmişimdir :D

    YanıtlaSil
  7. eğlenceli film yaa, üç dört defa izledim, bir de şey var böyle film, groundhog day :)

    YanıtlaSil
  8. Dediğiniz filmi ilk defa duydum. En yakın sürede izlemek isterim.

    YanıtlaSil
  9. Bir dönemi değiştiren, hikayeleri bambaşka yönlendiren film benim gözümde. İzleyin, izlettirin :3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin hayatında bir yere dokunmuş anladığım kadarıyla :)

      Sil
  10. Örgü örmeye oturduğum zaman eğer izlemek için film ararsak ilk bunu izlemek için ısrar edeceğim. Saç mevzusuna bayıldım, sırf onun için bile izlerim. :) Teşekkürler, emeğine sağlık^^

    YanıtlaSil
  11. İlk izleyişte beyinleri yakan bir filmdi kesinlikle ve oyuncular efsane!

    YanıtlaSil
  12. Bu filmi beğenmeyeceğimi düşünüp izlememiştim ama gereksiz önyargı yaptığımı anladım yakın zamanda izleyeceğim :)

    YanıtlaSil
  13. Bu filmi çok severim. Senaryosu, oyunculuklar, her şeyi çok güzel. Kate'in sürekli değişen saçlarına da bayılmıştım :-)

    YanıtlaSil