Mumyanın Laneti ve Kayıp Gerdanlık/3. Bölüm

by - Nisan 04, 2021



Geriye sadece Cevdet ve kendisi kalmıştı. Bir an önce ona ulaşmalıydı. Acaba yaşıyor muydu yoksa diğerleri gibi o da çoktan ölmüş müydü? Hızla koşmaya başladı ama adres oldukça uzaktaydı. Yürüyerek gitmeye kalksa bir buçuk saat rahat sürerdi. Taksiye binmek daha mantıklıydı. Ama ilk önce caddeye çıkmalıydı ki bir taksi bulabilsin. Beş dakika sonra caddeye vardı. Hemen oradan geçmekte olan bir taksiyi çevirdi. Adresi adama verdi. Adam yarım saate orada olacaklarını söyledi. Ama daha hızlı gitmeleri gerekiyordu. Taksiciye daha hızlı gitmesini bu konunun kendisi için çok önemli olduğunu söyledi. Çünkü oraya ne kadar hızlı giderse onun için o kadar iyiydi.

Adrese vardıklarında taksiden koşarak indi. Taksiciye parasını vermeyi unutmuştu. Taksici arkasından ne kadar bağırsa da onu duymamıştı. Gözü görmez olmuştu. Aklında sadece tek bir soru vardı: Cevdet iyi miydi? Kapıya vardığında hızlı hızlı yumruklamaya başladı kapıyı. İlk başlarda açan olmamıştı. Belki de korktuğu şey başına gelmişti. Tam kapıya tekrar vurmak için elini kaldırdığında kapıyı açtı Cevdet. Şaşırmıştı. Demek yaşıyordu. O anda birden sarıldı Cevdet’e. Cevdet şaşkın şaşkın bakıyordu. Olanlara bir anlam verememişti. Açıklama yapmasını istedi hemen. Olayları en başından anlatmaya başladı. Alp’in ve Alper’in ölüm haberini gazetede nasıl gördüğünü, Ahmet’in evine gizlice girdiğinde onu nasıl ölü bulduğunu teker teker anlattı. Ama Cevdet pek de şaşırmış gözükmüyordu nedense. Hatta tepki bile vermiyordu. Anlayamadı ne olduğunu. Cevdet onu içeriye davet etti. Geri kalanını içeride konuşmak istiyordu sanırım. İçeriye girdiler beraber. Soldan ikinci kapıdan içeriye dönünce işte o zaman fark etti içeride yalnız olmadıklarını, birisi daha vardı ikisinden başka. Hissedebiliyordu. Arkasından birinin yaklaştığını hissettiği anda döndü birden arkasına. İşte o zaman karısıyla burun buruna geldi. Karısının burada ne işi vardı? Hem Cevdet’i nerden tanıyordu ki? Kafasından o anda bir sürü soru geçti ama hiçbirini cesaret edip de soramadı. Çünkü o an gözü karısının boynundaki gerdanlığa takılmıştı. Mumyanın boynundan çalınan gerdanlıktı bu. Nasıl ona ulaşmıştı ki? Nerden bulmuştu onu? Acaba onun bir mumyanın gerdanlığı olduğundan haberi var mıydı? Bu soruları düşünürken birden gözü karısının eline kaydı. Elinde neden bir silah tutuyordu? Yoksa düşündüğü şey miydi? Yok yok olamazdı. Karısı bir katil miydi? Yok yok yapamazdı karısı böyle bir şey. O bir karıncayı bile incitmeye kıyamazdı. Karısına elindeki silahın nerden geldiğini sordu. O ise hiç istifini bozmadan gidip Cevdet’in yanına oturdu ve onu yanağından öpüp anlatmaya başladı. Karısı bu adamı neden öpmüştü hem de onun karşısında? Neler oluyordu burada. Karısı uzun süredir aralarının ne kadar kötü olduğundan bahsetti. Bıkmıştı artık ondan. Evde boş boş oturmasından ona birazcık olsun yardım etmemesinden bıkmıştı. İşte tem aralarının açılmaya başladığı zamanlar Cevdet’le tanışmıştı. Hayatı güzelleşmişti onunla birden. Daha mutlu olmuştu. O gün ona gelen mektubu telefonuyla çekip Cevdet’e göndermiş, onun da mumyanın açılışında orda olacak kişiler arasında olmasına yardım etmişti. Alp hiç itiraz etmemişti. Sonuçta oradaki bütün hiyeroglifleri okuyacak birine ihtiyacı vardı. Onlar mumyanın başında konuşurken ve mumyayı açarken karısı da oralardaymış. Hatta sigortaları da o attırmış. Cevdet de o ara kolyeyi çalacak fırsatı bulmuş. İşte böyle gerçekleştirmişler hain planlarını.

Alp, Alper ve Ahmet’i öldüren karısıydı. Sırf mumyanın üzerindeki değerli mücevherlerin kendisine kalması için yapmıştı tüm bunları. Mumya umurunda bile değildi. Onun için tek önemli olan şey mücevherlerdi özellikle de gerdanlık. Sırada ise sen varsın dedi ona. Senden de kurtulduktan sonra daha rahat bir yaşam sürebilirim dedi karısı. Ayağa kalktı ve yavaş yavaş yaklaşmaya başladı ona. Sağ elindeki silahı tam göğüs hizasına nişan aldı. Tam tetiğe basmak üzereydi ki birisi daldı içeriye kapıyı kırarak. Gelen taksiciydi. Hala gitmemiş miydi bu adam. Parasını ödenmediği için sinirlenmiş ve gitmemişti. Son çareyi de içeriye dalmakta bulmuştu. Ekmek parası sonuçta. Ama dalmadan önce camın açık olduğu bir pencereden içeride olup biteni dinlemiş ve işin kötüye varacağını düşünerek polise haber vermişti. Az sonra burada olurlardı büyük ihtimal. Onlar gelene kadar oyalamak için içeriye dalmıştı. İçerideki herkes şaşkındı. Bir insan niye böyle bir şey yapardı ki hem de tanımadıkları biri?

Karısı tekrar nişan aldı hiç istifini bozmadan. Tam tetiği çekmek üzereyken polis sirenlerinin sesi duyulmaya başladı sokakta. Polisler de nereden çıkmıştı? Kim aramıştı onları? Kimsenin işini bozmasına izin vermeyecekti. Mutlu olmasına kimse engel olamayacaktı. Tetiğe götürdü parmağını ateş etmek için. Ama o anda polisler daldı içeriye ve kadına silah doğrultup, silahını yere bırakması için uyardılar. Yolun sonuna geldiğini o an fark etti. Hiç böyle hayal etmemişti. Mücevherleri bozdurup zengin olup yeni bir hayata başlayacaktı Cevdet’le. Polisler dört bir tarafını sarmıştı. Diretmenin artık bir manası yoktu. Yavaşça eğilerek sağ tarafındaki halının üzerine bıraktı silahı ve kalkarak ellerini başının üstüne kaldırdı. Polisler gelip hemen kadının ellerini kelepçelediler. Cevdet’i de götürdüler. O an bakakalmıştı. Taksiciye teşekkür mü etsem yoksa özür mü dilesem bilemedi. Utandı biraz da. Hayatını kurtarmıştı bu adam.  Hem de sırf taksi parasını ödemedi diye gitmeyerek. Hemen taksicinin yanına koştu ve özür diledi ondan ve cebinden taksi ücretinin iki katı kadar para çıkarıp vermek istedi ama taksici kabul etmedi. Yol ücretini versen yeter dedi.  Ne garip adamdı doğrusu. Parasını almak için o kadar beklemiş sonra da çıkıp gitmişti.

Evin içerisinde yalnız kalmıştı. Az sonra o da ifade vermek için gidecekti polis merkezine.

Karısının ihanetini düşündü. Hiçbir zaman iyi bir eş olamamıştı bunu kabul ediyordu ama karısının böyle şeyler yapacağını düşünmemişti. Üç kişiyi öldürmüştü sırf para için. İnanmak istemiyordu. Karısı bunu gerçekten yapmış olamazdı. O an bunları düşünürken etrafın aniden nasıl da sessizleştiğini fark etti. Oysa daha birkaç dakika önce ölümle burun burunaydı. Kim inanırdı ki bu anlattıklarına? Gerçekten şaka gibiydi.

Etrafına bakındı daha fazla burada durmasının bir anlamı yoktu artık. Yavaşça yürüdü ve dışarıya çıktı. Derin bir nefes aldı ve kapıyı kapatmadan önce son bir defa içeriye baktı. Sanki karısı her an koşup gelip olanların hiçbirinin gerçek olmadığını söyleyecek gibiydi. Ama artık her şey için çok geçti. Kapıyı yavaşça kapattı. Etrafına bakındı yine. Refleks olmuştu onun için artık bu. Ama aldırmadı. Yavaş yavaş yürümeye başladı gecenin karanlığına doğru. Acaba taksici yakınlarda mıydı diye düşündü içinden. Hoş. Bir daha almazdı ya taksisine.

                                                       👉SON👈

You May Also Like

2 Comments

  1. Bu kadar erken bitmesini beklemiyordum ama çok güzel bir hikayeydi beğendim ellerinize sağlık. Fakat bir seyden bahsetmek istiyorum sitenizin teması mobilden gelen kullanıcılar için biraz karışık ve okunması çok zor. Bunu belirteyim dedim

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim yorumlarınız için. Site üstünde hala bazı eksikliklerim var. Yavaş yavaş gidermeye çalışıyorum :)

    YanıtlaSil