15 Nisan 2021 Perşembe

Tellerin Arkasında Bir Dostluk Hikayesi: Çizgili Pijamalı Çocuk

 



İki çocuk… İki farklı yaşam… Birbirinden sadece tellerle ayrılmış iki dünya…

Hepimiz savaş yıllarında Almanya’da Yahudilere yapılan o büyük ırkçılık politikasını mutlaka bir yerde okumuş, izlemiş ya da duymuşuzdur. Sırf farklı bir etnik kökene sahip olduğu için insanlar türlü işkencelere maruz kalmış ve toplumdan ayrıştırılarak farklı yerlere hapsedilmişlerdir. Belgesellerde yaşananlarla ilgili gerçek görüntüler görürüz. Bizi etkiler ya da etkilemez. Ama bu defa olaya çocukların gözünden bakan bir kitapla etkiliyor bizi bu olaylar. Tam da savaşın ortasında bir dostluğun hikâyesi.

 Kitabın ana karakteri olan Buruno (9 yaşında) Berlin’de yaşan bir çocuktur. Mutlu bir çocukluğu vardır her ne kadar ablası ile çok da iyi geçinemese de. Babası bir askerdir. Bu yüzden evlerine sık sık komutanlar, askerler gelip gider. Buruno babasının asker olduğunu bilmektedir ama hangi görevde olduğunu bilmemektedir. Kitabın birçok yerinde de böyledir. Çocuklar olayların dışında tutulmaya çalışılır ya da görmezden gelinirler. O babasını evdeki haliyle tanır. İyi yürekli, şefkatli o muhteşem adam. Gerçekte nasıl bir adam olduğunu kitabın ilerleyen sayfalarında görüyoruz zaten. Babasının görevi nedeniyle Berlin’den taşınırlar ve daha önce adını hiç duymadıkları Out-With adında bir yere gelirler. Asıl çözülme de bu taşınmadır aslında. Evlerine sık sık askerler gelip gitmeye başlar. Evlerinin karşısında ucu gözükmeyen bir tel örgü vardır. Birçok insan yaşamaktadır. Hepsi de çizgili kıyafetler giymektedirler. Baba her gün o tel örgünün diğer tarafına geçer. Buruno ise onu kıskanır. Onun hiç arkadaşı yoktur. Civardaki tek ev kendi evleridir. Günler aylar geçer gider. Bir gün Buruno’nun merakı iyice artar ve tel örgünün diğer tarafını merak eder. Üzerini giyinerek dışarı çıkar ve tel örgü boyunca yürümeye başlar. Sonu görünmeyen bir teldir. Birden karşıdan bir şey yaklaşmaya başlar. Yazar bunu şöyle tarif ediyor:

‘’Önce nokta, sonra benek, sonra damla, sonra şekil, sonra çocuk olan şeyi…’’

Bu gelen çocuğun adı Schumel’dir. Tellerin ardında yaşayan bir çocuktur. İki çocuğun bu tellerin iki tarafındaki karşılaşması ilerde onları dost yapacaktır. Sonunda Buruno kimsenin yaşamadığı bu yerde kendisine bir arkadaş bulmuştur. Devamını kendiniz okuyarak öğrenseniz daha doğru olur.

            Olayları izlerken bir Alman’ın yani Bruno’nun gözünden bakıyoruz. Daha önce Piyanist adlı filmi eğer izlediyseniz orada bir Yahudi’nin gözünden anlatılıyordu olaylar. Evet, bir Alman’ın gözünden anlatılıyor ancak Buruno hala bir çocuk ve pek çok şeyin farkında değil. Aileler çocuklarına durumu açıklamıyorlar. Ülkenin durumunu, Yahudi katliamını ya da savaşı ne evlerinde ne de okullarında anlatıyorlar. Çocuklar yaşadıkları devirden bir haber büyüyorlar. Bunun en büyük göstergesi ise Buruno’nun insanların neden tel örgülerle ayrıldığını ya da neden çizgili kıyafetler giydiklerini bir türlü anlayamamasıdır. Öyle ki babasına oradaki insanların kim olduğunu ve neden tel örgüyle çevrelendiklerini sorduğunda dahi baba şu şekilde cevap verir:

 “O insanlar… Aslında onlar insan değiller Buruno.”

Düşünsenize onlar insan dahi olarak görülmüyorlar. Ne acı!



           Buruno’nun oradaki esir kampından bir arkadaş edindiğinden bahsettik: Schumel. O da yaşananlardan bir haber. Annesi, babası, büyükbabası ortadan kaybolduğunda nerede olduğunu dahi bilmiyor. Aslında olan masum çocuklara oluyor. Her ikisi de kendi masum dünyalarında bir arkadaşlık kuruyorlar. Gerçekte de böyle değil midir? Bir çocuk bir başka çocukla dost olurken onun ne dinine ne etnik kökenine ne de başka bir şeyine dikkat eder. Sadece karşısındakini kendisi gibi görür. İşte Buruno da o arkadaşlarından ayrıldıktan sonraki o boşlukta Schumel ile karşılaşıyor. Günlerce birbirlerine yaşadıklarını anlatıyorlar. Biri her gün sayısız yiyecekler yiyip, rahat yatağında güzel bir uyku çekerek uyurken diğeriyse aç kalıp rahatsız yerlerde bir sürü insanla yan yana uyuyor. Dünyanın adaletsizliği ya da Hitler’in acımasızlığı. Birbirine böylesine zıt yaşam şartlarına sahip iki çocuk aynı paydada buluşuyor işte: Yalnızlık. Bir arkadaş, sohbet edecek bir insan… Her ikisi için de bir nimet. Çünkü Schumel ’in bulunduğu insanlar sadece ölümü bekliyorlar sadece. Sohbet etmenin onlar için bir anlamı yok. Böyle bir ortamda çocuk olmak. Çocukluğunu yaşayamamak. Olanlardan bir habersiz yaşamak ve bir gün kendinden farklı biriyle arkadaşlık kurarak kendini o huzursuz ortamdan kısa bir süre de olsa kurtulmak. Ayrıca kitapta çok güzel bir ayrıntı da vardır. Buruno ve Schumel aynı gün ve aynı tarihte doğmuşlardır. Ama hayatları ne kadar da farklıdır. Her iki çocuk da aynı gün doğmalarına ve birbirlerine bu kadar benzemelerine rağmen neden hayatlarının bir tel örgüyle böyle ayrıldığına anlam veremezler. Ama bu onların birlikte oyun oynamalarına, sohbet etmelerine engel değildir. Hatta kimi zaman Buruno evden yemek alıp getirir Schumel’e. İkisi arasındaki bu sahne beni çok etkiler. Her ne kadar çocuk olsalar da birbirlerinin halinden anlayabilecek olgunluktadırlar ve yemek yerken yüzü gülümseyen Schumel canlanır gözümün önünde. Bir ekmek dahi ne kadar değerli. Biz kıymet bilmez insanlar içinse…

           Günümüzde bir çocuk edebiyatı eseri olarak değerlendirilen bu kitabı çocuklarımıza mutlaka okutmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsan hakları, arkadaşlık, barış gibi konuları güzel bir şekilde işleyen bir kitap. Hem yetişkinlere hem de çocuklara sesleniyor kitap. Çocuğunuz kitap okumayı sevmiyorsa bile bir solukta oturup bitirebileceği bir kitap. Eğer hala kitap okumak istemiyorsa açıp filmini de birlikte izleyebilirsiniz. Ayrıca filminde çocuklara zarar verecek ögeler barındırmıyor. Film çekilirken dahi rol oynayan çocuklara zarar vermeden çekilmiş. Her iki eser de birbirinden kıymetli ve anlamlı bana kalırsa. En azından kendinize uygun olan hangisi ise onu okur ya da izlerseniz eminim ki çok önemli şeyler katacak sizlere.

              Tel örgülerin ne fiziken ne de düşüncelerimizde olmadığı bir dünya diliyorum hepinize.




14 yorum:

  1. İnsana dokunan bir hikayesi var, bir de kitabı varmış onu da okumak gerek. Sonda yazdığın "Tel örgülerin ne fiziken ne de düşüncelerimizde olmadığı bir dünya diliyorum hepinize." temennisi de çok hoş. Eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için gerçekten teşekkür ederim :) İnsanda iz bırakan çokça kitap, film ya da dizi var. Bende ayrı bir yeri var bu kitabın. Okuduğunuzda umarım siz de seversiniz :)

      Sil
  2. Çok üzücü bir hikayeydi, hiçbir insan hiçbir çocuk böylesine kötü bir olayı yaşamamalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle. Savaşlar aslında en çok çocukları etkiliyor ve farkına dahi varmıyor insanlar. En çok değer vermemiz gereken dönemde en çok yara almalarına neden oluyoruz. Bu arada bloğunuzu beğendim ancak takip butonunu bulamadım. Takip etmek isterim :)

      Sil
  3. Son günlerde yaşanan olaylardan sonra bu tarz filmleri izletsek bile çokta işe yarayacağını sanmıyorum. Hep çocuklar, hep masumlar zarar görüyor bu savaşlardan. Ve dünyanın sonuna kadarda böyle olacak gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklara vereceği çok farklı mesajlar var. Ama bence onlardan önce biz büyüklerin izlemesi gerek.

      Sil
  4. Adını sık sık duyduğum bir kitap. Hatta filmi de var sanırım. Yoğun dram içeren şeyleri pek sevmem ama bu kitaba bir şans vereceğim. Yorum için teşekkürler :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı seveceğinize düşünüyorum. Yoğun bir dram yok aslında. Bir çocuğun duygularını, düşüncelerini bir çocuk nasıl düşünürse öyle aktarmış daha çok. Şimdiden keyifli okumalar :)

      Sil
  5. evet yaa kitabı da filmi de unutulmaz :) kitap hırsızı gibi, onun da kitabı da filmi de unutulmaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kitabı birçok kişiden duydum. Okumak istediklerim arasında :)

      Sil
  6. Etkileyici bir esere benziyor, önce kitabını okuyup ardından filmini izlemeyelim. Teşekkürler paylaşım için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım okuduktan ve izledikten sonra beğenirsiniz :)

      Sil
  7. çok etkileyici çok üzücü bir hikayeydi kitabını okumadım, sanırım okuyamam da filmine de tekrar bakamam sanırım, çok etkileniyorum dram türünden, teşekkürler paylaşımın için emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, okurken beni de derinden etkiledi :)

      Sil