Geriye sadece Cevdet ve kendisi kalmıştı.
Bir an önce ona ulaşmalıydı. Acaba yaşıyor muydu yoksa diğerleri gibi o da
çoktan ölmüş müydü? Hızla koşmaya başladı ama adres oldukça uzaktaydı.
Yürüyerek gitmeye kalksa bir buçuk saat rahat sürerdi. Taksiye binmek daha
mantıklıydı. Ama ilk önce caddeye çıkmalıydı ki bir taksi bulabilsin. Beş
dakika sonra caddeye vardı. Hemen oradan geçmekte olan bir taksiyi çevirdi.
Adresi adama verdi. Adam yarım saate orada olacaklarını söyledi. Ama daha hızlı
gitmeleri gerekiyordu. Taksiciye daha hızlı gitmesini bu konunun kendisi için
çok önemli olduğunu söyledi. Çünkü oraya ne kadar hızlı giderse onun için o
kadar iyiydi.
Adrese vardıklarında taksiden koşarak
indi. Taksiciye parasını vermeyi unutmuştu. Taksici arkasından ne kadar bağırsa
da onu duymamıştı. Gözü görmez olmuştu. Aklında sadece tek bir soru vardı:
Cevdet iyi miydi? Kapıya vardığında hızlı hızlı yumruklamaya başladı kapıyı.
İlk başlarda açan olmamıştı. Belki de korktuğu şey başına gelmişti. Tam kapıya
tekrar vurmak için elini kaldırdığında kapıyı açtı Cevdet. Şaşırmıştı. Demek
yaşıyordu. O anda birden sarıldı Cevdet’e. Cevdet şaşkın şaşkın bakıyordu.
Olanlara bir anlam verememişti. Açıklama yapmasını istedi hemen. Olayları en
başından anlatmaya başladı. Alp’in ve Alper’in ölüm haberini gazetede nasıl
gördüğünü, Ahmet’in evine gizlice girdiğinde onu nasıl ölü bulduğunu teker
teker anlattı. Ama Cevdet pek de şaşırmış gözükmüyordu nedense. Hatta tepki
bile vermiyordu. Anlayamadı ne olduğunu. Cevdet onu içeriye davet etti. Geri
kalanını içeride konuşmak istiyordu sanırım. İçeriye girdiler beraber. Soldan
ikinci kapıdan içeriye dönünce işte o zaman fark etti içeride yalnız
olmadıklarını, birisi daha vardı ikisinden başka. Hissedebiliyordu. Arkasından
birinin yaklaştığını hissettiği anda döndü birden arkasına. İşte o zaman
karısıyla burun buruna geldi. Karısının burada ne işi vardı? Hem Cevdet’i
nerden tanıyordu ki? Kafasından o anda bir sürü soru geçti ama hiçbirini
cesaret edip de soramadı. Çünkü o an gözü karısının boynundaki gerdanlığa
takılmıştı. Mumyanın boynundan çalınan gerdanlıktı bu. Nasıl ona ulaşmıştı ki?
Nerden bulmuştu onu? Acaba onun bir mumyanın gerdanlığı olduğundan haberi var
mıydı? Bu soruları düşünürken birden gözü karısının eline kaydı. Elinde neden
bir silah tutuyordu? Yoksa düşündüğü şey miydi? Yok yok olamazdı. Karısı bir
katil miydi? Yok yok yapamazdı karısı böyle bir şey. O bir karıncayı bile
incitmeye kıyamazdı. Karısına elindeki silahın nerden geldiğini sordu. O ise
hiç istifini bozmadan gidip Cevdet’in yanına oturdu ve onu yanağından öpüp
anlatmaya başladı. Karısı bu adamı neden öpmüştü hem de onun karşısında? Neler
oluyordu burada. Karısı uzun süredir aralarının ne kadar kötü olduğundan
bahsetti. Bıkmıştı artık ondan. Evde boş boş oturmasından ona birazcık olsun
yardım etmemesinden bıkmıştı. İşte tem aralarının açılmaya başladığı zamanlar
Cevdet’le tanışmıştı. Hayatı güzelleşmişti onunla birden. Daha mutlu olmuştu. O
gün ona gelen mektubu telefonuyla çekip Cevdet’e göndermiş, onun da mumyanın
açılışında orda olacak kişiler arasında olmasına yardım etmişti. Alp hiç itiraz
etmemişti. Sonuçta oradaki bütün hiyeroglifleri okuyacak birine ihtiyacı vardı.
Onlar mumyanın başında konuşurken ve mumyayı açarken karısı da oralardaymış.
Hatta sigortaları da o attırmış. Cevdet de o ara kolyeyi çalacak fırsatı
bulmuş. İşte böyle gerçekleştirmişler hain planlarını.
Alp, Alper ve Ahmet’i öldüren karısıydı.
Sırf mumyanın üzerindeki değerli mücevherlerin kendisine kalması için yapmıştı
tüm bunları. Mumya umurunda bile değildi. Onun için tek önemli olan şey
mücevherlerdi özellikle de gerdanlık. Sırada ise sen varsın dedi ona. Senden de
kurtulduktan sonra daha rahat bir yaşam sürebilirim dedi karısı. Ayağa kalktı
ve yavaş yavaş yaklaşmaya başladı ona. Sağ elindeki silahı tam göğüs hizasına
nişan aldı. Tam tetiğe basmak üzereydi ki birisi daldı içeriye kapıyı kırarak.
Gelen taksiciydi. Hala gitmemiş miydi bu adam. Parasını ödenmediği için
sinirlenmiş ve gitmemişti. Son çareyi de içeriye dalmakta bulmuştu. Ekmek
parası sonuçta. Ama dalmadan önce camın açık olduğu bir pencereden içeride olup
biteni dinlemiş ve işin kötüye varacağını düşünerek polise haber vermişti. Az
sonra burada olurlardı büyük ihtimal. Onlar gelene kadar oyalamak için içeriye
dalmıştı. İçerideki herkes şaşkındı. Bir insan niye böyle bir şey yapardı ki
hem de tanımadıkları biri?
Karısı tekrar nişan aldı hiç istifini
bozmadan. Tam tetiği çekmek üzereyken polis sirenlerinin sesi duyulmaya başladı
sokakta. Polisler de nereden çıkmıştı? Kim aramıştı onları? Kimsenin işini
bozmasına izin vermeyecekti. Mutlu olmasına kimse engel olamayacaktı. Tetiğe
götürdü parmağını ateş etmek için. Ama o anda polisler daldı içeriye ve kadına
silah doğrultup, silahını yere bırakması için uyardılar. Yolun sonuna geldiğini
o an fark etti. Hiç böyle hayal etmemişti. Mücevherleri bozdurup zengin olup
yeni bir hayata başlayacaktı Cevdet’le. Polisler dört bir tarafını sarmıştı.
Diretmenin artık bir manası yoktu. Yavaşça eğilerek sağ tarafındaki halının
üzerine bıraktı silahı ve kalkarak ellerini başının üstüne kaldırdı. Polisler
gelip hemen kadının ellerini kelepçelediler. Cevdet’i de götürdüler. O an
bakakalmıştı. Taksiciye teşekkür mü etsem yoksa özür mü dilesem bilemedi.
Utandı biraz da. Hayatını kurtarmıştı bu adam.
Hem de sırf taksi parasını ödemedi diye gitmeyerek. Hemen taksicinin
yanına koştu ve özür diledi ondan ve cebinden taksi ücretinin iki katı kadar
para çıkarıp vermek istedi ama taksici kabul etmedi. Yol ücretini versen yeter
dedi. Ne garip adamdı doğrusu. Parasını
almak için o kadar beklemiş sonra da çıkıp gitmişti.
Evin içerisinde yalnız kalmıştı. Az sonra
o da ifade vermek için gidecekti polis merkezine.
Karısının ihanetini düşündü. Hiçbir zaman
iyi bir eş olamamıştı bunu kabul ediyordu ama karısının böyle şeyler yapacağını
düşünmemişti. Üç kişiyi öldürmüştü sırf para için. İnanmak istemiyordu. Karısı
bunu gerçekten yapmış olamazdı. O an bunları düşünürken etrafın aniden nasıl da
sessizleştiğini fark etti. Oysa daha birkaç dakika önce ölümle burun burunaydı.
Kim inanırdı ki bu anlattıklarına? Gerçekten şaka gibiydi.
Etrafına bakındı daha fazla burada durmasının bir anlamı yoktu artık. Yavaşça yürüdü ve dışarıya çıktı. Derin bir nefes aldı ve kapıyı kapatmadan önce son bir defa içeriye baktı. Sanki karısı her an koşup gelip olanların hiçbirinin gerçek olmadığını söyleyecek gibiydi. Ama artık her şey için çok geçti. Kapıyı yavaşça kapattı. Etrafına bakındı yine. Refleks olmuştu onun için artık bu. Ama aldırmadı. Yavaş yavaş yürümeye başladı gecenin karanlığına doğru. Acaba taksici yakınlarda mıydı diye düşündü içinden. Hoş. Bir daha almazdı ya taksisine.
👉SON👈
Bu kadar erken bitmesini beklemiyordum ama çok güzel bir hikayeydi beğendim ellerinize sağlık. Fakat bir seyden bahsetmek istiyorum sitenizin teması mobilden gelen kullanıcılar için biraz karışık ve okunması çok zor. Bunu belirteyim dedim
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumlarınız için. Site üstünde hala bazı eksikliklerim var. Yavaş yavaş gidermeye çalışıyorum :)
YanıtlaSil