Kitap
Adı: De Ki İşte
Kitabın
Yazarı: Oruç Aruoba
Yayınevi: Metis
Yayınları
Merhaba bugün türü
biraz daha farklı olan bir kitaplayım. Kitabın ismi ‘’De Ki İşte’’. Oruç
Aruoba’nın okuduğum ikinci. İlk defa internette bir şiirine rastlamıştım. O
zamandan merak sardım Oruç Aruoba’ya. Okuduğum ikinci kitabı bu. Şunu söylemem
gerekir ki gerçekten üzerine uzun zaman boyunca düşüneceğiniz ve ufkunuzu
genişletecek felsefik düşünceler yer alıyor kitaplarında. Ve eklemem gerekirse herkesin
okuyup da anlayabileceği bir kitap değil bana göre. Bazen bir cümleyi hatta tek
bir kelimeyi dahi tekrar tekrar okumanız gerekiyor anlam kurabilmeniz. Anlatmak
istediklerini de şiirsel bir düzen içerinde anlattığı için de bunun etkisi
fazla yüksek ihtimalle. Şöyle düşünebiliriz hani mensur şiir vardır ya ona
benziyor aslında. Ama daha modern ve düşünce ağırlıklı hali. Kitap genel olarak
dört başlıkta incelenmiş. Bunlar:
·
Anlama-
rayış
·
Ölüm (De)
·
Yaşam (Ki)
·
Felsefe (İşte)
Bölüm başlıkları ile kitabın ismi
arasında bağlantı kurulmuş. Buradan anlıyoruz ki kitabın da odaklandığı üç
kavram vardır: Ölüm, yaşam ve felsefe. Her bir kavrama özel bölüm ayrılmıştır
ve kavramla ilgili düşünceler felsefe ile birleştirilerek okuyucuya
aktarılmıştır. Hem yoğun bir bilgi akışı hem de uzun uzadıya düşünülecek
fikirler vardır. Her fikir aktarılırken ünlü düşünce insanlarının düşünceleri
ve sözleriyle temellendirilmiştir. Nietzsche, Sokrates, Kant gibi düşünürlerin
yaşam, ölüm ve felsefe üzerine söylediği sözlerden yararlanılmıştır. Şimdi her
bölümü tek tek ele alalım.
1. Anlama-
rayış
İlk bölümde yazar çeşitli olaylardan
bahseder. Şiirsel bir şekilde yazdığı olaylar yer alır. Bu bölüm bir nevi diğer
bölümlere bir hazırlıktır. Hazırlanma, dostları arama, yolculuğa çıkma gibi
başlıklı yazılar vardır. Bir nevi yalnızlığın kendisine bunları yaptırdığına,
düşündürdüğüne şahit oluruz burada.
2. Ölüm
(De)
Bu bölümde ölümün yaşamdan daha belirgin olduğundan
bahseder. Yaşam belirsizdir, oysa ölüm belirgindir ve kesindir. Yaşamda kimi
zaman gecikmeler olurken ölüm tam zamanında gelir. Zamanı bellidir ve gecikme
olmaz. İnsanı insan yapan şeyin yaşam değil de ölüm olduğunu söyler. İnsan
ölümsüz olsaydı yaşamın bir anlamı olmazdı. Ölüm yaşamı anlamlı kılar. Bir nevi
birbirinin tamamlayıcısıdır ölüm ve yaşam.
Ölüm olmasaydı,
yaşam
anlamsız olurdu.
Ölümün varolan 'birşey' olması,
yaşamı da anlamlı kılar –
onun
da anlamını vareder.
Ölüm yaşamı vareder ...
Ölüm varsa, yaşam da vardır –
ölüm varolmadıkça, yaşam da yoktur.
Yaşam, varolma ve varetme gücünü
ölümden alır.
Ölüm yaşamın gücüdür –
ya da, yaşamın güçlülüğü ...
3. Yaşam
(Ki)
Yaşamın ölüm ya da doğum gibi bağımsız bir
durum olmaktansa kendimizin yönlendirebileceği bir durum olmasından söz eder. Bağımsızlık
bağımlılıktan geçer. Yani bağımsız bir yaşamın olması için ölüm ya da doğumdan
birini yaşaman gerekmektedir. Yaşamın çatışmalarla, savaşmalarla geçeceğini
söyler. Sonuç ne olursa olsun savaşmaktan kaçınmamak gerekir. Yaşamını
savaşmadan kolay yoldan kaybeden insanlara söylenmesi gereken bir durum bence. Daha
karşısına çıkan ilk zorlukta pes eden bir insan kendi yaşamını nasıl elde
etmeyi başarabilir ki?
‘’Yaşamın, seni ulaşman gereken. düzeyin
altında
tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada
kendininkilerle de)
savaşmakla geçecek. -Bu yüzden de, ulaşman
gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı
olacak
o eğilimler, sonunda. Zaten, belki,
istedikleri de budur:
Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman
gereken
düzeyin altında kalman ...
Ama savaşacaksın, gene de : sonuç her iki
durumda da
aynı olmayacak mı zaten - sen, zaten,
ulaşman
gereken düzeyin altında kalmayacak mısın
ki? -Ama,
savaşırsan, en azından (nereye
gelebilirsen) geldiğin
düzeye savaşarak gelmiş olacaksın - bu da
boşuna
olmayacak.’’
4. Felsefe
(İşte)
Bu son bölümde ise
felsefenin ne olduğundan ve nasıl felsefe yapıldığından bahseder. Felsefe ve
şiiri karşılaştırır. Şiir önce yazılır, felsefe ise önce düşünülür daha sonra
istenirse yazılır. Asıl felsefe kişinin hiçbir şahıs, akım ya da okul etkisinde
kalmadan kendi kendisine yaptığı felsefedir. Felsefede önemli olan düşünceler
değil, düşüncelerin dile getiriliş biçimidir.
‘’Felsefede önemli olan düşüncenin
kendisi değildir –
bütün düşünülebilir düşünceler, zaten,
şu
ya da bu biçimde, daha önce düşünülmüştür;
önemli olan, düşüncenin dilegetiriliş
biçimidir –
'yeni' anlam ancak orada bulunabilir.’'
Ben burada bu yazımda sadece kendi
seçtiğim bazı düşünceler ve kitaptan alıntılardan bahsettim. Ancak daha
bahsedilmeye değer o kadar fazla şey var ki kitabın içerinde mutlaka okumanız
gerek bence. Özellikle de düşünce yapınızı ve zihninizi geliştirmek için. Böylece
yeni yeni düşüncelere ufuk açmış olursunuz. Her öğrenilen bir bilgi de yenisi
doğurur. Bir kar topu gibi büyür gider. Sen gelişirsin sen geliştikçe dünya
gelişir.
Teşekkür ederiz
YanıtlaSil